16 Ocak 2008 Çarşamba

Semavi Kitaplarda Geçen Aynı Kıssaların Değişik

Semavi Kitaplarda Geçen Aynı Kıssaların Değişik
Versiyonlarının Olmasının Sebepleri


1) Dünya edebiyatçılarının ve dindar feylesofların ittifakı ile sabittir ki, vahiy metinleri lafız, sayı ve üsluplardan ziyade nazm-ı maânî denilen dizayn, bütünlük ve metafizik arketip ve sembollerden oluşurlar. Öyle ki, İslam âlimleri bu metinlerden bir paragraf, bir konu olmadan seçilen slogan ve kelimeleri vahiy saymamışlardır. Ebû Hanife bu konu üzerinde çok durmuştur. ( Elmalılı Tefsiri’ne bakabilirsiniz. )

Vahiy metinlerinin dizilişi ve sembol konuları farklı farklı olduğundan ve bu vahiyler zamanüstü olduklarından, bu kıssaların kullanıldığı makama uygun olarak ayrı ayrı lafızlar, sayılar, ve öznelerin yüklemleri kullanılmıştır.

2) Bu semavi kitaplardaki kıssalar, tarihî malzeme değiller. Evrensel, sosyal ve metafizik yasaların ve bilgilerin sembolize edilmiş anlatım biçimleridirler. Bu yasalar, yöreler, çağlar değişik değişik olduklarından kıssalar, farklı kelimelerle, farklı sayılarla ve farklı üsluplarla kalıba dökülmüşlerdir.

3) Kıssalar —Rudi Paret’in tesbit ettiği gibi— o peygamberlerin ve dinlerinin insanlarla olan evrensel ilişkilerini anlatırlar. İşte bu ilişkiler, zamana göre ve toplumlara göre, hatta kişilere göre farklı olduklarından kıssalar da, üslup, kelime ve sayılar olarak farklılaşmışlardır. Yani bir kısım oryantalistlerin sandığı gibi, yanlış bilgi içermiyorlar. Ve kuru bir kurgu ve edebî metin değillerdir.

4) Dolayısıyla, Tevrat, Hz. Musa’nın ve diğer Benî İsrail peygamberlerinin bilgisidir; İncil, Hz. İsa’nın çelişkili biyografisidir; Kur’an, Hz. Muhammed’in psikolojisinin ürünüdür demek, insanlığı 4.000 sene geri götürmek demektir, cehalet demektir, materyalize olmuş kuru bir dil ve felsefe anlayışı demektir.

5) İşte dünyadaki Yahudilerin çoğu bu sorunu çözemedikleri için, Tevrat önemli değil; önemli olan Yahudilik bilincidir, diyebiliyorlar. ( Bâki Adam’ın Tevrat ile ilgili kitabına bakınız! )

Hıristiyanlar, ( yani Protestanların çoğu ) yine İncil’in mucizeliklerini bilmediklerinden, dinsizlik önemli değildir. Önemli olan radikal Müslümanları hayattan silmektir, diyebiliyorlar.

Müslümanlar, —özellikle radikal ve dünyevileşmiş kesim— Kur’anın yanlış bilgi içermesi önemli değildir. Önemli olan bizim, Batı emperyalizmini silebilmemizdir, deyip, dinsiz insanları dindar Ehl-i Kitaba tercih edebiliyorlar. Ruhtan, maneviyâttan mahrum kalıyorlar. Bir büyük âlimin deyimiyle “ müslim-i gayr-ı mü’min ” ( imansız Müslümanlar ) oluyorlar.

Dert çok büyüktür. İnsanlık uyanmalı. İman olmadan hiçbir iyi icraat olamayacağını, bilmeli. Böyle bâdireleri atlamalı!...

Selam ve hürmetler.


Son Bir Not

Benim semavi kitaplar üzere yazdığım açıklamalarda linguistik, semantik, etimolojik ve metin dizaynına dayanarak 5-6 kitabımda binden fazla delili tesbit etmişim. Görmek isteyenler için kitaplarım meydandadır.

Fakat insanların çoğu dini dünyaya karşı sattığından, siyaseti temel değer kabul ettiğinden Ehl-i Kitabı bırakıp, putperestlerle işbirliği yaptığından ben, Türkiye’de üvey evlad muamelesini görüyorum. Ne Hıristiyanlar, ne Yahudiler, ne de Müslümanlar böyle büyük bir soruna el atmıyorlar.

Ne de olsa, deccallık ve yanıltmalar asrındayız. Onun için kimseye karşı kızgın değilim. Ve Hz. Yakub gibi sabretmeye çalışıyorum.


04. 07. 2007
Bahaeddin SAĞLAM

Hiç yorum yok: