31 Aralık 2007 Pazartesi

Kutsal Metinler Terminolojisi

(alıntıdır)
Tevrat ve İncil ve Kur'an ve tüm kutsal metinlerin ve hatta hadislerin bir çoğunun kendine has bir terminolojisi var. Bu terminolojiye gaybi literatür denilir ve bu dil çözülmeden Kur'an'ın derinliklerine nüfuz edilemez. Ettim diyen de yalan söyler. Maalesef bu dili ehl-i tasavvuf zatlar az çok bulmuşlar ve tefsirlerine koymuşlar ama zahirperest alimlerimiz tarafından kınanıp reddedilmişler. Bu gaybi dile ait terminoloji hem Tevratta hem İncilde hem Kur'an'da hem de hadislerde aynıdır. Birisinde olup da öbüründe olmama gibi bir durum yok. Bunu fözlerimle gördüğüm ve hatta bunu anlatan 3 tane de makale yazdığım için sonuna kadar savunabilirim. Ayrıca Tevrat ve İncil'in ayetleri ekseriyetle bizim Kur'an'ın bazı kısımları gibi olan "müteşabih" ayetlerdir ve gaybi boyuttaki bilgilerin alem-i şehadete uyarlanmasıdır. Bundan dolayı buradaki zahiren güzel gibi gözüken olaylar galb aleminde bizce çirkin gözüken şekilde olabiliyor ve öyledir ve Kutsal Kitaplarda da Allah bunu gayb diliyle anlatınca bizim gibi insanların zihni bulanıyor ve anlayamadığımız yerlerin "uydurukça" olduğunu söylüyor ve farkına varmadan Kutsal kitaplara laf atabiliyoruz.. Mesela bir örnek vereyim rüya alemi gaybi boyutla bağlı olduğu için gaybi literatürün çoğu oraya da uyuyor..Rüyada size para verilmesi veya paranızın olması günlük hayatta dua aldığınızı veya daha önceden dualar almış olduğunuzu gösterir..Duayla-paranın bağlantısı şudur: Dua bizim ahiretimiz ve gaybi boyutumuz için dünyadaki para gibi geçerli ve kıymettardır..Bundan dolayı ve gerekse başka cihetlerinden dolayı gaybi boyutta dualar para olarak gözükür,, Buna mukabil buradaki para rüyada "dışkı" olarak gözükür..Mesela birisi rüyada def-i hacet yapsa günlük hayatta masrafa gireceği anlaşılır..Bu, sembolik dildir ve Kur'an'da bu dil çok vardır..Gelelim Peygamberler ile ilgili kıssalarda bizce yanlış vehmedilen kısımlara: Önce size bir müfessir hatasını anlatayım da ayetlerdeki bu gaybi boyut anlaşılmayınca ne gibi saçmalıkların en büyük ve muteber müfessirlerce dahi yapıldığını göresiniz: Fetih suresinde ilk 2 ayetin içinde şöyle bir tabir var: " Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladı..." Bu ayetin yorumunu Üstad Bediüzzaman 7. Lem'a isimli risalede peygamberlerin masumiyeti ve günahlardan her devirde masun oluşları şeklindeki ehl-i sünnet görüşünü esas alarak şunu der: Peygamberler günahtan masumdur. Buradaki günah sahabelerin peygamberimizin vefatından sonra yapacakları hatalı işlerinden dolayı onlara yönelik bir teselli verici müjdedir. Peygamberimiz sahabe cemaatinin yetiştiricisi olduğu için onların şahs-ı manevisi konumundadır. Onların günahı gaybi boyutta sanki Hz.Peygamber işliyormuş gibi gözüktüğünden Onun şahsında sahabelere İslamiyetin temellerinin atılmasında yaptıkları ve yapacakları büyük hizmetlerden dolayı arada yaptıkları küçük veyahut büyük günahların da affedileceğini müjde veriyor.. Gaybi boyutta ümmetlerin yaptıkları günahlar Ümmetin şahs-ı manevisi ve temsilcisi olan peygamberine ait olarak görülür. Oranın hükümleri böyle. Mesela Hz. Nuh hiç bir zaman içki içmedi ve içmez de ama onun ümmeti içki işiyle uğraşınca sanki o içkişle sarhoş olmuş şeklinde gaybi boyutta gözükür. Bunu Tevrat'ta böyle okuyoruz..İsteyen kişilere eldeki mevcut Tevrat nüshalarından Tevrat ayetlerindeki gaybi dili ve müteşabih yapıyı ikna edici bir şekilde açıklayarak Tevrat'ın da anlaşılmayan ve Kur'an'ın deyimiyle içinde " her şeyin açıklandığı " bir kitap olduğunu gösterebilirim. Allah içinde her şeyi açıkladığını söylediği bir kitabı hele hele kendi kitabını asla kimseye bozdurtmaz. Canlı şahidi Kur'an'dır. Hz.Lut ile ilgili kıssanın da yorumu açıktır. Aynı gaybi dil ve şahs-ı manevi literatürü onun ve ümmetinin hakkında da geçerlidir. O ayetlerin hiç biri uydurma ve küfür değildir bilakis yorumu bilinmeyen ifadelerdir. Hz.Yakub'un Allah ile güreşmesi ise çok basit ve hoş bir teşbihtir.Şöyle ki: Allah görülmez ve görülemez ama sünnetullah tabir edilen kanunları ile görülür ve varlığı çok açık hissedilir. Tevrat'ta Allah medeni insanların tabiat kanunlarını yeneceğini ifade için ve bunun mükemmeliğini vurgulamak için sünnetullahın şahs-ı manevisi olan kendisi ile medeni insanların şahs-ı manevisi olan Hz.Yakub'un güreşini anlatır..Yoksa -haşa- zahiri manasına kalırsa Kur'an'da da akla ve mantığa zıt bir çok ayet vardır..Mesela: "Dünyada kör olanlar ahirette de kör olacaktır" ayetini zahir manada almak Kur'an'a cinayettir..Kör olarak doğanların ne günahı var..Ayetin manası dünyada kalb gözleri manaya ve hakikate kör olanlar ahirette gerçekten gözleri kör olarak diriltileceklerdir..Çünkü burdaki zahir orada batın olacak, buradaki batın orada zahir olacak..Teemmel.. Son not, Bahaeddin Bey'in Geçmiş ve Gelecek Arasında Tevrat isimli kitabı yıllar önce yayınlandı ve Kitab-ı Mukaddes'e yapılan dinsizlerin saldırılarını engelledi. Dinsizlerin o zamanki tezleri şu olduğu için böyle bir çalışmaya girişmişti: Bütün dinlerin kökeni Tevrat'tır. Tevrat ise Sümer efsaneleridir. Gelin inandığınız dini ne mal olduğunu görün"..Bu kitap yayınlandıktan sonra bu tezleri çürüdü...Tevrat'a dair 500'e yakın sorunun cevabı orada bulunmaktadır..Bu kardeşiniz okudu ve imanım kuvvetlendi..Size de tavsziye ederim..

selam ve dua ile
kardeşiniz
Eymen

Hiç yorum yok: